3 Eylül 2012 Pazartesi

Bir Formula1 Klasiği - SPA

Bir Formula1 Klasiği - SPA:




Belçika'da ormanlar içinde saklı bir efsane var: Spa-Francorchamps. Bu pist, iyiyi çok iyiden, cesuru çok cesurdan ayıran F1'i F1 yapan değerlerin başında geliyor. Virajları, isimleriyle hatırlanan nadir pistlerden biri (Eau Rouge veya Bus Stop adlarını bilmeyene F1 tutkunu denemez)... İstanbulpark pistinin örnek verdiğim iki viraja nazaran belki daha efsane olmaya aday 8. virajının, sadece bir numara olarak kalması bile bizim pistin pazarlamasındaki eksikliklerin işareti gibiydi...
Efsanevi Eau Rouge her zaman efsaneydi...
SPA, bundan birkaç sene önce takvimden çıktığında o kadar üzülmüştüm ki, yerine geçen Valencia GP'sini küskünlükten izlememiştim. Neyseki Bernie, bu pistin F1 tutkunları arasındaki yerini anlamış olacak ki, hatasından çabuk döndü. Çünkü Spa, seyir keyfi açısından her zaman bizi doyuran bir pist oldu. İşin güzel tarafı, seyirciler için oldugu kadar pilotlar için de keyifli bir yer olması.

Spa 2012 - Yarış Öncesi
Ağustos tatilinden dönmek için en ideal pist, Spa olabilir. Hem Ağustos sıcağında yağmurlu olabilecek (meali:heyecanı 2 ile çarp) nadir yerlerden biri, hem de takımların birbirlerine kıyasla olan sıralaması anlamak için gerçek bir mihenk taşı.
Cuma günü bardaktan boşanırcasına yağan yağmur pistin ortasında dereler oluşmasına neden olmuş ve takımlar yeteri kadar antreman yapamamışlardı. Cumartesi sıralamanın kazananı, F1 algoritmasını düşünecek olursak rakiplerine dev bir fark atan Jenson Button'du. Attığı fark olan 0.8sn, bazı yarışlarda 15 pilotun içinde kaldığı bir aralık olabiliyor. Bütün sezon, sanki takım arkadaşı Hamilton'dan farklı bir araba kullanıyor gibi yavaş kalan Button önce Almanya'da şimdi de Spa'da geri dönüşünün sinyallerini veriyordu. Tabi bunda, takımın yeni arka kanadını kendisinin denemesinin payı olduğunu sonradan Hamilton'un yorumlarından anlıyorduk. 
Teknik bir pist... bilgisayar oyunlarında oynaması bile zor

Cumartesi verilerini en efektif biçimde kullanan takım ise Sauber gibi gözüküyordu. Sıralamalarda 2. olan Kobayashi, sadece kendisinin en iyi sıralama derecesini değil, aynı zamanda Japon pilotların F1 rekorunu kırmış oluyordu. Raikkonnen, Alonso, Hamilton, hepsi ilk 10da ama kötü yerlerde başlayacaklardı, ama şampiyonluk adayları arasında en kötü sıralama kuşkusuz 11. başlayacak olan Vettel'inkiydi. Button bu yarışı kazanamazsa bunun kendi hatası olacağı aşikardı...


Yarış
Pazar günü maalesef hava açıktı. Maalesef diyorum çünkü yağmurlu Spa yarışı tadından yenmez bir 2 saat demek olacaktı. Ama yine de Spa Spa'dır... Digitürk üzerinde hiç bir kanalın F1'i göstermediği gerçeğini geç ve acı bir şekilde idrak ettik, ama internet sağolsun, yarışı canlı takip etmeyi başardım. 
Yarış Spa'ya yakışır bir biçimde olaylı başladı. Perez'in gelmiş-geçmiş en bariz fodeparlar listesine yukarılardan gireceği kesin erken çıkışı, sonradan olacakları haber verir gibiydi. Bu sezonun en etkileyici adamlarından olan Grosjean, bu seneki 12. yarışın 7.'sinde de start'ta bir olaya karışmayı yine başaracaktı. Tabi bu istatistiği görenler, bunun tesadüf olmadığını anlayacaklardır. Meşhur ilk viraj La Source'a giderken Grosjean götüm götüm tabir edilen biçimde viraj içi yönünde, yani Hamilton'un üstüne üstüne gidiyordu. Ancak durması gerektiği noktayı bilemedi ve tabi aşk sarhoşu Hamilton da kendini birden Grosjean'in şanzımanı üzerinde buluverdi. Birdenbire karışan ortalıkta 5 pilot yarışdışı kalıverdi. Alonso, Hamilton, Grosjean ve 2 Sauber bu kazada göz göre göre yarışdışı kaldılar. Sauber, show yaptığı cumartesiden sonra ne üzülmüştür kimbilir.
Grosjean, hatasıyla 5 pilotu yarışdışı bırakmakla kalmıyor, Alonso'nun kaskını da cm.lerle sıyırıyor!

Yakışııır!
Bu olayla beraber, İngilizlerin deyimiyle, "yarışı başkası kazan-a-maz, anca Button kaybedebilirdi". Öyle birşey de olmadı. Önceki seneye dönmüş gibiydik. 2011 model Vettel-vari bir yarış götüren Button, 1. başladığı yarışta, hiç zorlanmadan, önüne kimse çıkmadan gayet rahat bir biçimde 1. bitirdi. 

Aklımda kalanlar
İlk kazaya karışanlar hariç bence yarışın hayalkırıklıkları Webber ve Schumi idi. Webber yarışı Vettel'e geçildiği an kaybetmişti zaten... Schumi ise, yine podyuma gidiyor gibi gözüktüğü bir yarışı daha bu seneki favori pozisyonu olan 7.likte bitirdi. Raikkonnen'in Eau Rouge'da Schumi'yi geçmesi ise eski kurdu bence psikolojik olarak bitirdi (ya da lastikleri de bitmiş olabilir :)). Ha bu arada, Eau Rouge sonrası düzlükte Mercedes ne kadar iyi gazlıyordu öyle. Düz çizgi hızında Mercedes diğer takımlardan farklı bir platformda gibi gözüktü bana. Vettel, adam geçemez diyenlere cevap verircesine arka şikanda geleni geçeni tarumar etti, takım arkadaşı Webber dahil. Hamilton, yarış günü attığı Button ve kendi turlarını gösteren telemetry tweetleriyle ciddi bir skandala imza atıp sürüşü dışında şeylerle gündeme gelmeye devam ediyor... Bu adam şaka maka artık 27 yaşında, çaylak da değil ki... McLaren gibi ciddi bir ekip buna ne kadar dayanır, emin değilim.

2 yorum:

  1. Oncelikle iyi bir ozet oldugunu soyleyebilirim ve yorumlariniza katiliyorum. Kisa bir dipnot, aslinda Istanbul Park, Spa'dan cok sey ogrenebilirdi, mukayese olarak dumduz belcika'nin tek daglik bolgesidir Spa ve ciddi olarak turistiktir. Termal kaplicalar icin kullanilan "spa" genellemesi Spa sehrinden turemistir cunku burada 1800'lu yillardan beri termal turizm yaygindir. Termal turizmin yaninda pist kurulus tarihi olarak nispeten yeni olmasina (ve birkac kez parkuru degismesine) ragmen Spa'ya gelen her turiste mutlaka Spa - Francorchamps pistinden bahsedilir, efsane yarislarin oldugu kisa bir tanitim dergisi verilir (mutlaka virajlardan ve hos manzaralardan bahsederler) ve pisti gormeye tesvik ettirilir. Acikcasi soylediginiz gibi her zaman teknik ve heyecani yuksek bir yaris olmustur Spa ve bunu basariyla pazarlamalari takdire ve ders cikarmaya deger...

    YanıtlaSil
  2. SPA kelimesinin bu sehirden türediğini ilk kez duydum, tesekkurler Victory Gallop

    YanıtlaSil