BMW, geleneksel olarak 3, 5 ve 7 olarak adlandırdığı kasalarla piyasada senelerce mücadele etti. Sedan ve station-wagon olarak... Yukarıda belirttiğim yeni beklentilerin üzerine, insanların güçlenen lüks marka takıntısı eklenince, fırsatı gören BMW yeni sınıflara girdi. İlginçtir ki, BMW bu girdiği sınıfların ilk nesillerde hep hataları olan ve liderliğe oynamayı beceremeyen modeller yarattı. İlk kasa 1 serisi, Z3 (James Bond filminde rol aldı almasına, ama araba o kadar kötüydü ki, BMW 2. nesline Z4 adını vermek zorunda kaldı) ve X3 bunlara birer örnek olabilir.
![]() |
Çamurluklara taşan farlarıyla yeni BMW1 önden bakınca olduğundan geniş gözüküyor. Angel-eye alınması gereken aksesuarlardan |
Ben bundan 5 sene önce, hatchback bir araba almaya karar verdiğimde alternatiflerimden biri BMW 1 idi. Chris Bangle'in sıradışı çizgileriyle içbükey yüzeylere sahip (sonradan Hyundai i30'un acımasızca taklit ettiği), ön kaputu fazlasıyla uzun tutan dizaynı aslında ilginçti. Sınıfındaki tek arkadan itişli arabaydı. Öte yandan, Kosifler'e arabayı test etmeye gittiğimde inanılmaz hayalkırıklığına uğramıştım. 1.86 boyundaki ben, sürücü koltuğunu ayarladığımda arkada kalan diz mesafesine bir çocuk bile sığmazdı. Ortadan geçen şaft tüneli o kadar yüksekti ki, arka koltuk otomatikman 2 kişilik oluvermişti. Bunlara iç mekandaki malzemelerin bayağılığı ve heyecansız içdizayn eklenince BMW 1'i kullanmaya gerek bile duymadan direk elemiştim.
Şimdi 2. kasa BMW 1 zamanı. BMW'nin güzel bir huyu var; bir arabanın ilk neslinde yaptığı hataları, 2. nesilde düzeltmesini biliyor. Test etme fırsatı bulduğum 2. nesil BMW 1 de buna çok güzel bir örnek. Bakalım, neden öyle düşünüyorum: