İlk yazıma konu olarak zevklerime uygun diyebileceğim bir araba seçtim: Karşınızda Seat Leon 1.6 TDI DSG.
![]() |
Karşınızda Seat Leon 1.6 TDI DSG |
Seat Leon'un ilk kasası oldukça sürprizli bir araba olmuştu. O zamanlar yeni geçtiği VW grubunda olmanın tüm nimetlerini kullanan Seat, Golf tabanlı ve -özellikle önü- Golf'ten güzel gözüken bir araç yapmayı başarmıştı. Golf fiyatının %80'ine, daha estetik İtalyanlara göz kırpan bu aracın belli bir alıcı kitlesi oluşmuştu. Ama esas sürprizi bence Seat, 2. kasayla beraber yaptı. Alfa Romeo'nun rönesansı olarak nitelendirebileceğim 90'ların sonunda 156 ve 147'yi çizen Da Silva Seat'e transfer olunca Leon'a da el attı tabi. Ve sonuç olarak 147'ye biraz gereğinden fazla benzeyen bir dizayn çıkmıştı oraya.. Genel orantılar bire bir korunurken birçok ayrıntı da 147'ye selam çakıyordu: Kelebek camına gizlenmiş arka kapı kolları, Alfa böbreğine fazlasıyla benzeyen radyatör ızgarası, arkada kalp şeklinde arka camının bir benzeri ve stoplar. İçeride ise kırmızı Seat aydınlatmaları yine Alfa'dan alıntı bir dizayn elementiydi ama iç dizayn genel hatlarıyla zayıf kalıyordu. Orta konsolda gereksiz boş alanlar vardı ve malzeme kalitesi rakiplerinden gerideydi. Sonuç olarak Leon'un içi genişti belki, ama bana pek keyif vermemişti.
Bu yazıma konu olan Leon ise aslında makyaj sonrası seriden. Yani hem içeride, hem dışarda revizyonlar barındırıyor. Makyajlı dış kasada en çok arka camın fitilsiz yeni halini beğeniyordum bu değişiklikler arasında. İçerideki değişiklikleri ise az sonra ayrıntısıyla anlatacağım. Esas gelişmeler ise daha da içerilerdeydi:
Biraz daha mekanik şeyler...
Aslında sayılarla ve istatistiklerle oldukça içli dışlı biriyim ama bu blog'da kendi subjektif görüşlerimi ve günlük kullanımda işe yarayabilecek bilgileri vermeye çalışacağım. Çünkü hangi devirde kaç beygir üretir, 0'dan 100km'ye kaç sn.de çıkar bilgilerini google'layıp bulmak zaten yeterince kolay...
Bence kullandığım Leon'u cazip hale getiren etkenlerden biri kalbi. 1.6lt common-rail dizel makine öyle inanılmaz güçlü sayılmaz belki, ama sahip olduğu 105hp günümüz şartlarında "yeterli" sıfatını alttan yakalıyor diyebilirim. Dizellerin büyüsü turbonun devreye girdiği devirden itibaren sunduğu düzenli torktan gelir ve bu motor da bir istisna değil. Sollamalarda, yokuşlarda gayet güzel devirlenmesini biliyor. Bununla beraber 3. vitesten sonra seriliğini kaybetmeye başlıyor. Zaten fabrika verisi 0-100km değeri 11.7sn, pek de parlak sayılmaz.
Motorun daha güzel tarafı ise tutumluluğu. Ben arabayı 4 gün boyunca yaklaşık 300km "karışık" tabir edebileceğim bir şekilde şehir içi+otoyol ortamında kullandım. Otoyolda 120km/s'in altına da inmedim hani. 65TL'lik dizel bu 4 gün için yeterli oldu, yani basit bir hesapla 100km.'de 5.5lt gibi bir ortalamayla yetindi. Hafif sayılmayacak bir araba için oldukça iyi bir değer bu. Peki bunu motor tek başına mı yaptı? Cevap; hayır.
Cevap aslında bu arabanın en cazip tarafında yatıyor: Şanzıman. Alfa'nın TCT, Audi'nin S-tronic dediği sıralı otomatik şanzıman VW ve grubun diğer markalarında DSG diye geçiyor. Ben ki otomatik ve özellikle tiptronic viteslere gıcık biriyim, açıkçası bu şanzımandan keyif aldım. Adamlar yapmış dedirtiyor.
70km/h - 7. vites - 1300devir |
Yürüyen aksamın bir önceki Golf'ten alıntı olduğunu biliyorum. Ama bu kesinlikle eskimiş olduğu anlamına gelmiyor. Yol tutuş ve konfor için yaptıkları ayar sanki Golf'ten biraz daha sert bir noktaya oturuyor. Sportif bir tat veriyor, ama yoldaki her çukuru da poponuzda hissetmiyorsunuz yani. Direksiyon gayet direkt tepkiler veriyordu. Leon'la viraja girmek keyifli birşey yani.
İç güzelliği şart
Virgin'den reklam parası almadım |
Günlük hayatta Leon
Motorla ve şanzımanla ilgili yorumlarımı yukarıda yaptım aslında. Özetle, ışıklarda kimseyle kalkmayı düşünmeyin ama salyangoz da değil bu makine. Şanzıman, konfora da katkı yapıyor, vites değişiklikleri sarsıntısız ve yerinde.
Sürüş keyfini soracak olursanız, yazının başında da belirttiğim gibi Akdenizli bir markaya yakışacak şekilde bir sportiflik var. Ama VW grubu mensubu olduğunun da hala farkında...
İçi geniş diyebilirim. Ön taraf çok rahat. Oturma pozisyonu gayet güzel, doğru ayarı da çabuk buluyorsunuz. Hiç arkaya oturmadım tabi, ama birçok rakibinden geniş olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
başrolde: Petrolkafa'nın valizi |
Görüş fena değil, ama A (ön) sütunu o kadar eğimli ki, orta halli virajlarda resmen yolu görmüyorsunuz, sütun tam yolu kapatıyor. dikiz aynalarının önündeki küçük üçgen pencereler de bu sorunu çözmüyor, özellikle sürücü tarafında olan bence tamamen göstermelik.
Bagaj, arabanın rakiplere göre ortalamanın biraz üzerinde olan boyutlarını düşünürsek, biraz ufak kalıyordu sanki. Verilere baktım 341lt imiş. 147'nin bagajının 292lt olduğunu hatırlıyorum, yani ona göre belirgin bir artış var ama artık orta sınıf hatchbacklerde 350lt altına kız vermiyorlarmış.
Show me the money
Seat Leon 1.6 TDI DSG'nin kampanya fiyatı 54.400TL gözüküyor, bu yazıyı yazdığım Ağustos 2012 itibariyle. Bu yaklaşık aynı donanım seviyesindeki, aynı motorlu ve aynı şanzımanlı Golf'e göre 7-8bin TL daha ucuz demek oluyor. Bu ikisi arasında, ben kesin Leon'u alırdım. Hem daha güzel gözüküyor, hem biraz daha sportif, hem de ucuz.
Öte yandan, en üst donanım seviyesindeki otomatik vitesli ve 23hp fazlası olan dizel Kia Ceed ise 53.000TL. Hem yepyeni bir kasa, hem aksesuar açısından daha da zengin, hem de artık sınıfında liderliğe oynayan bir araba kendisi... Yani bu sınıfta araba bakıyorsanız, gayet güçlü alternatifler var. Tüm bunlara baktıktan sonra hala illa dizel bir Leon isteyenler için düz vites finansal açıdan daha doğru bir karar gibi... Ben olsam 1.4 TSI benzinlisini tercih ederdim, o ayrı :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder