21 Kasım 2012 Çarşamba

"Amerikan Rüyası" - 2

Brooklyn'de trafik, güzel bir arkaplan eşliğinde...
Daha önceki seyahatlerimin birinde Hawaii'ye gitme fırsatı bulmuş ve orada kiralık cabrio bir Mustang kullanmıştım. Ama ilginç olan sadece bir cabrio kullanmam değildi. Amerikanlar, Pasifiğin neredeyse tam ortasındaki bir adada 6 şerit gidiş-6 şerit geliş otoyol yapmışlardı! O yolda araba kullanırken -biraz da üzülerek- Türkiye'nin aslında gidecek ne kadar yolu olduğunu düşünmüştüm. 
Bu seneki ABD ziyaretimde ise Türkiye'nin karayolu ulaşımı konusunda gidilecek o yolun bir kısmını geride bıraktığını gördüm. Aradaki fark kapanmış. Çok yerilse de, hükumetin duble yol projesinin önemi yadsınamaz.


Amerika gözlemlerine devam:


Bugünleri de mi görecektik: façalı BMW 750!!
Fast&Furious serisiyle başlayan ve Need for Speed Underground ile desteklenen kültürden bahsetmek istiyorum biraz... 99'daki gezimde hiç unutmuyorum, San Francisco'da gördüğüm bir Honda Civic'in altı neon ışık döşeliydi. Araba sanki havada süzülüyor gibi bir ışık hüzmesinin üstünde yol alıyordu. Buna o yıllarda bayıldığımı itiraf etmeliyim. Türkiye'deki uygulamaların hala zayıf olduğu bu konuyu adamlar 99'da bitirmişlerdi diyebilirim. ABD'de "aftermarket" olarak adlandırılan, yurdumuzda ise "modifiye" olarak bilinen pazarın çok temsilcisini gördüğümü söyleyemem. Yine de modifiye piyasası ABD'de hala yaşıyor. Ve bizdekinin aksine sadece ufak/ucuz sınıflara has değil; koskoca jiplerde, ve hatta resimdeki gibi BMW 750'lerde bile görülebiliyor.


Yeni Dodge Charger da neo-retro dizaynlara iyi bir örnek
Amerikan spor arabalarının altın çağı diyebileceğimiz "Muscle Car" döneminin önemli modelleri, neo-retro dizaynlarla bildiğiniz gibi geri döndü. Camaro, Charger, Mustang gibi arabalar adeta 70'lere göz kırpıyor. Ayrıca artık eskisi gibi sadece düz yolda gazlamaktan ibaret değiller: özellikle Corvette (Z06) sadece motoruyla değil, yol tutuşuyla da Alman ve İtalyan rakipleriyle ciddi şekilde boy ölçüşmeye başladı. 




Daha önce de bahsettim: yolları geniş Amerikanın arabaları da geniş... Fazla konuşmaya gerek yok alın size ön koltuğun özellikle öne çekilmemiş olduğu bir arabada arkada diz mesafesi. 

not: ön koltuğun arkadasındaki ahşap kaplama ve tepsiye de dikkat çekerim.

Otomobili keşfetmiş olmasalar da, Henry Ford'un seri üretimi hayata geçirmesi ve (bir pazarlama taktiği olarak) model yılı kavramını bularak otomotiv endüstrisini derinden değiştiren Amerikanları yerinde görmek çok heyecan verici bir deneyimdi. Darısı başınıza...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder