14 Ağustos 2014 Perşembe

Volkswagen Jetta 1.6 TDI Comfortline

VW grubu ile tanışmam bundan neredeyse 10 yıl öncesine dayanıyor. İlk şirket arabam bir VW Bora'ydı. O zamanlar ne dizel motor, ne de otomatik vites bu kadar yaygındı şirket arabaları arasında. Şirket 1.6lt benzinli, düz vites bir VW Bora vermişti. Bora, VW'nin ilginç bir isim değişikliği kararıyla sadece bazı ülkelerde Golf IV bazlı Jetta'ya verdiği isimdi. Golf IV, 90'ların sonunda piyasaya çıkmış ve Türkiye dahil tüm dünyada efsane bir kasa halini almıştı. Yıllar geçmesine rağmen dizaynı şu an bile bir şekilde eski durmuyor. Tıpkı gerçek bir klasikte olması gerektiği gibi.
Bora ise özellikle ön dizaynının sıradanlığı sebebiyle kardeşi Golf kadar popüler olamadı, oysa ki "baz"ı gayet iyiydi. Konforlu içi, o zamanlar için çok havalı olan mavi iç aydınlatmaları, üst hızlarda atak motoruyla Bora'yı sevdiğimi hatırlıyorum. Ama ona tutkuyla bağlanmıştım da diyemem, ne olsa bir sıradanlık vardı.
Jetta siyah renkle makam arabası gibi duruyor neredeyse
Şimdi aradan yıllar geçti ve yine bir VW sedanı, bu sefer 2014 Jetta'yı test etme fırsatı buldum. Hem de en aranılan kombinasyon olan 1.6lt TDI motor ve DSG otomatik şanzıman ile.

31 Temmuz 2014 Perşembe

İnceleme: Renault Fluence 1.5dCi 110hp Joy EDC

Uzuuuun bir aradan sonra tekrar merhaba. Bu ara iş açısından biraz yoğun bir dönemdi, o yüzden istemeden de olsa yazılarıma bir süre ara vermek zorunda kaldım. Tabi bu durum, son dönemde yeni arabalar kullanmadığım anlamına gelmiyor. Bugünkü yazıma konu olan Fluence 4 günlük kısa bir haftasonu kaçamağında bana eşlik etti. Kendisini kampanyalı fiyata kiraladığım için tercih ettim, yoksa bu kadar büyük bir araca ihtiyacımız yoktu.

Fluence Joy paketinde ne sis farı, ne alaşım jant bulunuyor. Yine de en azından Türk insanının "yakışıklı" diyebileceği tarzda çizgilere sahip.

Aslında Fluence'lara İstanbul trafiğinden gıcığım var. Özellikle E5'te en öküzce kullanılan top3 model sıralamamda Fiat Doblo ve Renault Symbol ile beraber Fluence'lar var. Tabi bunda hepsinin genelde şirket arabası olarak tercih edilmesinin etkisi büyük. Türk insanı şirket arabalarını "Drive it like you stole it" (sanki çalmışsın gibi kullan) mottosuyla kullanıyor diyebiliriz! Mesela sinyal kolu arkadaşların arabalarında standart donanımda yok sanırsam ki! Sinyal veren Fluence görürseniz bilin ki Oyak sayesinde indirimli Renault almış asker emeklisi falandır.

27 Şubat 2014 Perşembe

2014 Ocak ayında Türkiye otomotiv pazarı yüzde 8 küçüldü

Otomotiv Distribütörleri Derneği Ocak 2014 satış rakamlarını yayınladı. Ocak ayında Türkiye’deki araç  satışları 32.670 adet olarak gerçekleşti.. Geçen yılın ilk ayında bu rakam 35.523 adetti. Bu rakamlara göre Ocak ayında Türkiye otomotiv pazarı yüzde 8 küçülmüşAçıkçası bu benim yıl toplamı için beklediğim rakama göre oldukça hafif bir düşüş. Tabi bunda sektörün ithal ettiği düşük kurları gözönünde bulundurarak tutturduğu avantajlı kurların etkisi büyüktü. Bence Ağustos ayına kadar çok sert düşüş rakamları göreceğiz.

10 Aralık 2013 Salı

Kış Lastiği vs 4*4

Bugünkü yazım her zaman kafamı kurcalayan bir sorunun cevabıyla ilgili:
Acaba karda, normal lastikli bir 4*4 mü daha iyidir, yoksa kış lastikli bir 4*2 mi? İnternette tam da bu sorumu cevaplayan bir videoya denk geldim ve sizlerle paylaşmak istedim.
Autocar iki Skoda Yeti'yi almış, bunlardan biri 4*4 digeri ise 4*2 yani sadece önden çekişli. Bunun dışında her özellikleri aynı olan araçlardan 4*4 olanda normal lastikler varken, 4*2 olanda kış lastikleri var. Ve bu araçları karda karşılaştırıyorlar.


Videoda 3 ana başlık altında test yapılıyor:

15 Kasım 2013 Cuma

İnceleme: Alfa Romeo Giulietta 1.4 Multiair Distinctive

Top Gear ismini hiç duydunuz mu? Top Gear bazı kaynaklara göre dünyanın en çok izlenen TV showu. BBC'nin bu efsane otomotiv showu aslında ilk sezonlarında bu tanıma uyuyordu, ancak yıllar geçtikçe arabalar etrafında dönen uçuk kaçık incelemeler ve karşılaştırmalarla doldu. Programı sunan 3 sunucunun her birinin şahsına münhasır tipler olmasının da yardımıyla ben hala zevkle izliyorum. Takma ismimi ilk Top Gear'da duymuştum çünkü İngilizler arabaya meraklı kişilere, arabayla kafayı bozmuş manasında "petrolhead" diyorlar. Aslında birebir Türkçe'ye çevirirsek Benzinkafa diye çevirebiliriz ancak ben Petrolkafa'nın kulağa daha hoş geldiğini düşünüyorum...
Neyse... Başlıkta yazan konumuza yavaştan geri döneyim. Top Gear'da sıklıkla duyabileceğiniz bir söz vardır: "Kimse bir Alfa Romeo sahibi olmadan gerçek bir "petrolkafa" olmuş sayılmaz". Ve bu konuda o kadar ısrarlılardır ki, konu GS kadrosuna yeni katılmış forvetin gerçek GS'li olması için FB'ye gol atmasına benzer bir takıntı halini almıştır. Ben ise bu ismi rahatlıkla taşıyorum çünkü 4 sene boyunca bir 147 kullandım. O arabaya her binişimde hiç sıkılmadım; içinde olmaya da, kullanmaya da bayıldım. Yani Alfa'nın benim için yeri ayrı.